1- Sürekli gergin olmayın.
Genel karakterinizi sakin tutun, sinirinizi itibarsızlaştırmayın. Eski patronum Zafer Karoğlu’nun ekipleriyle ilişkisi her zaman çok iyiydi. Bir şantiye ortamı için fazla yumuşak yüzlü bile denebilirdi. Ama 10 kontrolden birinde, sadece yüzü düştüğünde bile sahadaki ekipler dalgalanır, durumu çözmeye çalışırlardı. Ender zamanda sesi yükseldiğinde ise ortam kaskatı kesilirdi.
2- Aşırı detaycı olun, olmasanızda görünün.
İmalatla ilgili (belki de abartılı) hassasiyetlerinize ekipler söylenebilir, abarttığınızı düşünebilir.
Oysa alçıpanel imalatları için fazla detaycı olmazsanız, üzerine yapılacak ahşap imalatları için fazla beceriksiz kalabilirsiniz. Bugün size “iş yürümüyor” diye yakınan ekipler, yarın başkalarına sizi anlatırken “milimin hesabını yapar, çok detaycı bir mimar” derler.
Çalışanları rahatsız etmeyin ama her an terazi/metre tutacağınızın, lazer atacağınızın bilincinde olsunlar. Doğru olduğunu açıkça gördüğün imalatların bile, bazen kontrolünü yapmak, sonrasında şantiyede çıkabilecek 25 kusurun önüne geçebilir.
3- Yanlış imalatı söktürün.
Okunaklı ve temiz bir projeyi duvara astınız, gerekli uyarıları eksiksiz yaptınız… (Kimsenin sizin gördüğünüz gibi proje okumasını beklemeyin, sabırla anlatın). Buna rağmen sahadan bir saat ayrıldığınızda bambaşka bir imalat mı ortaya çıktı?
Taviz vermeyin, söktürün. Siz işinizi düzgün yaptığınız için bir sonraki işin de başında siz olacaksınız. Ekipleriniz de bir sonraki kararsızlıklarında “bu kadın/adam yine söktürür bunları” diyecekleri için sizi arayacaklar. Hata yapmamak için size danışacaklar.
Tabi ekiplerin suyunu çıkarttığınız, fiyatlarını kırdırdığınız, çalışma koşullarının canlarından bezdiği bir ortam yarattıysanız bu gücü kendinizde bulamayabilirsiniz. Eğer durum böyleyse siz de kötü işverenlerle iş yapmayıverin lütfen. Mimarsınız, “dekaratör” değil.
Continue reading